Uzmanlar, ilave şekere aslında ihtiyacımız olmadığını, ancak günlük tüketimimizin çok yüksek olduğunu vurguluyor. Dahası, tuzlu olarak algıladığımız birçok gıdada da gizli şeker bulunduğunu hatırlatıyorlar. İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, “Günlük şeker alımını azaltmak sağlığınız için atılacak önemli bir adımdır” diyerek konuyla ilgili önemli bilgiler paylaştı.
Vücut Şekeri Zehir Olarak Algılıyor
Rafine şeker vücuda sık sık girdiğinde, bağışıklık sistemi bunu bir toksin gibi algılayıp tepki veriyor. Vücuda girmeye çalışan virüs ve bakterileri tanıyan reseptörlerin hassasiyetini düşürerek bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden oluyor. Aşırı tüketildiğinde ise karaciğerde trigliserit ve kötü kolesterole (LDL) dönüşüyor. Çocuklarda görülen hiperaktivite, öğrenme ve davranış bozuklukları da aşırı şeker tüketimiyle bağlantılı. Atalarımızın şeker kaynakları bal ve meyvelerdi. Meyvelerdeki şeker, su, lif, antioksidan ve diğer fitobesinlerle birlikte sağlıklı bir paketin parçası olduğu için rafine şekerle aynı kefeye konulmamalı.
Şeker, Alkol ve Sigara Gibi Zararlı
Şeker, tıpkı alkol ve tütün gibi, günümüzün en tehlikeli bağımlılık yaratan maddelerinden biri. Bu nedenle tüketimi mutlaka sınırlandırılmalı. Şeker, obezite genleriyle de ilişkili. 10’dan fazla obezite genine sahip kişiler, şekerli gıdaların etkilerine çok daha duyarlı.
Şeker, insülin direncine yol açar. İnsülin direnci, yağ depolanmasını tetikleyen bir hormon. Yüksek insülin seviyeleri, obezite, yüksek tansiyon, tip 2 diyabet ve kalp-damar hastalıklarına zemin hazırlıyor. Bel çevresindeki yağlanma arttıkça, pankreas daha fazla insülin salgılıyor. Şeker ayrıca bağırsaklardaki zararlı bakteri sayısını da artırır.
Kansere Yol Açar mı?
Alman bilim insanı Otto Warburg, kanser hücrelerinin büyük ölçüde glikoz tükettiğini keşfederek Nobel Tıp Ödülü’nü aldı. Günümüzde kanserin varlığını ve yayılımını tespit etmek için kullanılan PET BT taramalarında, vücutta en çok glikoz tüketen bölgeler inceleniyor. Fazla glikoz tüketimi olan bir bölge, büyük olasılıkla kanserli dokuyu işaret ediyor. Rafine şeker ve rafine un, glisemik indeksi yüksek gıdalar. Bu gıdalar tüketildiğinde kan şekeri, insülin ve IGF-1 hızla yükseliyor ve bu da kanser hücrelerinin oluşumuna zemin hazırlıyor.
Araştırmalarla Kanıtlandı
Birçok bilimsel araştırma, beyaz şeker ve rafine unun sadece kanser hücrelerinin gelişimini teşvik etmekle kalmayıp aynı zamanda yayılmalarını da kolaylaştırdığını gösteriyor. Şekerli yiyeceklerin kansere yol açtığı kesin olarak bilindiği için, özellikle kanser hastalarının rafine şekeri beslenmelerinden tamamen çıkarmaları büyük önem taşıyor.
Rafine şeker ve beyaz ekmek gibi rafine şeker içeren gıdalardan uzak durmalıyız. Kabuğu ve rüşeymi ayrılmış undan yapılan, maya, şeker ve tuzla karıştırılarak elde edilen beyaz ekmek, glisemik indeksi yüksek bir besin. Vücutta hızla glikoza dönüşerek kanser hücrelerini besliyor. Beyaz undan yapılan makarna, poğaça, kek gibi tüm ürünler de sadece kanser hücrelerini beslemekle kalmıyor, aynı zamanda insülin seviyesini de yükseltiyor. İnsülin ise kanser hücrelerini destekleyen bir hormon.