Avrupa Ökse Otunun Kanserle Mücadelede Gizli Gücü
İki bin yıldan fazla bir süredir tıbbi faydalarıyla bilinen Avrupa ökse otu, ağrı, iltihap ve yüksek tansiyon gibi rahatsızlıkları tedavi etmek için geleneksel olarak kullanılmıştır.
Galway Üniversitesi profesörü Lokesh Joshi, “Ökse otunun tıbbi gücü, özellikle lektinler olmak üzere içerdiği proteinlerden kaynaklanıyor” diyor. Lektinler, bağışıklık sistemini düzenlemeye ve hücreler arasındaki iletişimi sağlamaya yardımcı olur.
Ancak ökse otunu kanser araştırmalarında önemli bir oyuncu haline getiren şey, lektinlerinin belirli kanser hücreleri üzerindeki etkileridir.
Kanser biyolojisinde, galektin adı verilen bir lektin türü iki yönlü bir rol oynar. Bağışıklık sistemini düzenleyerek yararlı görevlere hizmet edebilir, ancak bazı galektinler ayrıca kanser hücrelerinin büyümesini ve bağışıklık sisteminden kaçmalarını da destekler.
Burada devreye ökse otu giriyor. Bilim insanları, ökse otu özlerinin bağışıklık sistemini harekete geçirerek kanser hücrelerini tanımasını ve ortadan kaldırmasını sağladığını keşfetmişlerdir.
Ökse otunun bir diğer önemli özelliği de kanser hücrelerini apoptoza (programlanmış hücre ölümü) yönlendirme yeteneğidir. Kanser hücreleri genellikle bu mekanizmadan kaçarak kontrolsüz bir şekilde büyümelerine olanak tanırlar. Ökse otu, sağlıklı hücrelere zarar vermeden kanser hücrelerini hedefleyerek bu süreci tetikler.
Avrupa’da ökse otu özleri, tamamlayıcı kanser tedavilerinde yaklaşık bir yüzyıldır kullanılmaktadır. Özellikle modern tedavi yöntemleri olan immünoterapi ile birleştirilmesi, ökse otunu daha da umut verici bir seçenek haline getiriyor. Bu kombinasyon, doğanın şifasını modern tıbbın yenilikçi yaklaşımlarıyla birleştirerek kanserle savaşta yeni umutlar sunabilir.