Tifoya Karşı Mücadelede Antibiyotik Direnci Tehlikesi
Antibiyotikler tifoya karşı savaşta hayati bir rol oynar. Ancak son yıllarda bakterinin yaygın kullanılan antibiyotiklere karşı direnç geliştirdiği gözlemlendi. Tifobasili artık ampisilin, kloramfenikol ve trimetoprim/sülfametoksazol gibi ilk nesil antibiyotiklere karşı bağışıklık kazanmış durumda. Yeni antibiyotiklere, örneğin florokinolonlara ve üçüncü nesil sefalosporinlere bile direnç göstermeye başladı.
Tehdit Giderek Büyüyor
2016’da Pakistan’da tanımlanan ilk “aşırı dirençli” (XDR) tifo türü hızla baskın hale geldi. 2019 itibariyle XDR tifo vakaları dramatik bir şekilde arttı ve Güney Asya’nın yanı sıra Güneydoğu Asya, Doğu ve Güney Afrika, Birleşik Krallık, ABD ve Kanada’ya da yayıldı.
Yeni Nesil Antibiyotiklere Dirençli
Günümüzde tifo tedavisinde kullanılan son etkili ağızdan alınabilir antibiyotik azitromisindir. Ancak son çalışmalar, azitromisine karşı direnç kazandıran mutasyonların yayılmakta olduğunu göstermektedir. Bu mutasyonlar XDR tifo türlerine geçerse, tifo için etkili bir ağızdan alınabilir antibiyotik kalmayabilir. Bu durumda tedavi edilmeyen vakaların %20’ye varan ölüm oranları ciddi bir sağlık krizi yaratabilir.
Uzmanlara göre tifo salgınlarını önlemenin en etkili yollarından biri tifo konjuge aşılarını yaygınlaştırmaktır. Pakistan, tifoya karşı rutin aşılama uygulayan ilk ülke olarak öncü bir rol üstlenmektedir. Diğer ülkelerin de Pakistan’ı takip ederek aşı programlarını genişletmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Hindistan’da yapılan bir araştırma, şehirlerde çocukların aşılanmasının tifo vakalarını ve ölümlerini %36 oranında azaltabileceğini öngörmektedir.
Uluslararası Bir Boyut
Tifo vakalarının %70’i Güney Asya’dan kaynaklansa da COVID-19 salgınının gösterdiği gibi, küreselleşmiş dünyamızda hastalıklar hızla uluslararası boyuta ulaşabilmektedir. Sağlık yetkilileri, ülkelerin tifo aşılarına erişimi artırması, yeni antibiyotikler geliştirmesi ve mevcut ilaçların etkisini koruyacak politikalar benimsemesi konusunda uyarıyorlar.