10 Kasım: Atatürk’ü Anma Günü
10 Kasım, Atatürk’ün vefat ettiği gün, Türkiye genelinde onun anısına ve mirasını yaşatmak amacıyla bir yas günü olarak kabul edilir. Bu gün aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık ve modernleşme ideallerine olan bağlılığını, Atatürk’ün bu hedeflere ulaşmak için gösterdiği çabaları ve Türk halkının birlik ve beraberliğini vurgular.
10 Kasım Resmi Tatil mi?
10 Kasım tarihi resmi tatil takviminde yer almamaktadır. Ancak Türkiye’de ulusal yas günü olarak kabul edilir. Bu günde ülke genelinde resmi törenler düzenlenir ve Atatürk için saygı duruşunda bulunulur. Okullarda ve eğitim kurumlarında da Atatürk’ün hayatı ve eserleri hakkında etkinlikler gerçekleştirilir.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da 10 Kasım günü saat 09:05’te ülke genelinde bir dakikalık saygı duruşu yapılacak ve sirenler çalınacak.
Atatürk Sözleri
- “Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar, evet, bu doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zorâki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Bence diktatörlük, diğerlerini râm edendir. Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim.”
- “Ben istese idim derhâl askerî bir diktatörlük kurardım ve memleketi öyle idâreye kalkışırdım. Fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım.”
- “Benim adım ‘çok içer’ diye çıkmıştır. Filhakîka ben, öteden beri içerim. Fakat istediğim zaman bunu keserim; karıştırmam. İçki, sâdece benim keyfim içindir. İçki yüzünden vazîfemi bir an geri bıraktığımı hatırlamıyorum.”
- “Çocukluğumdan beri bir tabiatım vardır, oturduğum evde ne ana, ne kızkardeş, ne ahbapla bulunmaktan hoşlanmam. Ben, yalnız ve bağımsız olmayı, çocukluktan kurtulduğum günlerden başlayarak daima tercih etmiş ve sürekli olarak öyle yaşamışımdır.”
- “Beni görmek demek, behemahal (mutlaka) yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu kâfîdir (yeterlidir).”
- “Orduya ilk katıldığım günlerde, bir arap binbaşısının ‘kavm-i necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın’ diye tokatladığı bir anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında Türklük şuuruna erdim. Onda gördüm ve kuvvetle duydum. Ondan sonra Türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. Benim hayatta yegane fahrim, servetim, Türklükten başka bir şey değildir.”
- “Milletim beni nereye isterse oraya gömsün. Yeter ki beni unutmasın.”