Sigara içmek, aşırı alkol tüketimi ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları gibi zararlı davranışların kanser riskini artırdığı bilinir. Ancak son araştırmalar, travmatik olayların da bu riskte rol oynayabileceğini öne sürüyor.
Bazı çalışmalar, acı bir boşanma, ailede ölüm veya ciddi kaza gibi tek bir travmatik olayın, yıllar sonra ölümcül bir hastalığın gelişmesiyle bağlantılı olabileceğini belirtiyor. Bir araştırma, travmatik olaylar yaşayan kadınların yumurtalık kanseri riskinin iki kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.
Başka bir çalışma ise baş, boyun ve pankreas kanseri teşhisi konan hastaların çoğunun teşhis öncesi beş yıl içinde önemli bir stresli yaşam olayı yaşadığını buldu.
Kronik stres, vücudun çeşitli hastalıklara karşı savunmasını zayıflatır. Bağışıklık sistemini baskılayarak kanser de dahil hastalıklara karşı direnci azaltır.
Stresin hücresel düzeyde değişikliklere neden olarak kanser riskini artırdığı düşünülüyor. Bağışıklık sistemine daha az enerji yönlendirerek kanserin büyümesini kolaylaştırabilir.
Stresli zamanlarda insanlar sigara, alkol ve sağlıksız yiyeceklere yönelme eğilimindedir. Bu alışkanlıklar da kanser riskini bağımsız olarak artırır.
Stres ve kanser arasındaki ilişki karmaşıktır. Bazı çalışmalar bir bağlantı bulurken, diğerleri bulamıyor. Bu ilişki her bireyde farklılık gösterir.
Kronik stresi yönetmek sağlığı korumak için önemlidir. Terapi, meditasyon, düzenli egzersiz ve kaliteli uyku gibi yöntemler stresi azaltmaya yardımcı olabilir.
Stresin genel sağlığı etkileyebileceği açıktır. Kronik stres özellikle bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Stresle başa çıkmak, kanser de dahil olmak üzere diğer sağlık sorunlarına karşı koruyucu bir önlemdir.