TBMM’ye verilen Araştırma Önergesi, Türkiye’nin iş cinayetleriyle anılan bir ülke olduğunu ortaya koydu. Dr. Şevkin, iş cinayetlerinin esas sorumlularının yargılanmadığını, devletin gerekli denetimleri yapmadığını ve şirketlerin gerekli önlemleri almadığını vurguladı.
Dr. Şevkin, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi raporlarının, iş güvenliğinde sınıfta kalan Türkiye’de bilimsel ölçütlerden hareketle bir kamusal işçi sağlığı ve güvenliği sisteminin halen uygulanmadığını gösterdiğini belirtti. 2023’te 1932, 2024’ün ilk 8 ayında en az 1201 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini, İliç maden ocağı katliamında 9 emekçinin aylarca sonra çıkarılabildiğini hatırlattı. İş cinayetlerinin sona ermesi için meclis araştırması yapılması çağrısında bulundu.
Dr. Şevkin, iş cinayetlerinde önlem almayan şirketler ve yetkililer yerine daha çok mühendislerin veya işçilerin yargılandığı bir sürecin yaşandığını vurguladı.
Şirvan’daki maden göçüğü olayını örnek vererek yaşamını yitiren iki maden mühendisinin asli kusurlu olarak suçlandığını belirtti. “Ölü insanlara bile şirketlerin veya devletin almadığı önlemlerin suçu yükleniyor” dedi.
İliç Maden Faciası’nda da mühendislerin asli, yönetim kurulu ve genel müdürünün temsilen görevlendirilen işveren vekilinin tali kusurlu belirlendiğini vurguladı. Maden işletmesini denetlemekle görevli bakanlıkların raporda yer almadığını kaydetti.
Şirketlerin önlem almadığı durumlarda işlemleri yapmanın bakanlıkların sorumluluğunda olduğunu vurgulayan Dr. Şevkin, en az 2050 madencinin ölmesinin bakanlığın etkin önlem almadığını gösterdiğini belirtti.
İliç faciasının tekil bir sorun olmadığını ancak AKP iktidarı tarafından yaratılan bir sistem sorunu olduğunu söyledi. Madenleri denetlemeyen bakanlıklar ve önlem almayan şirketleri kazaların asıl sorumlusu olarak gördüğünü ifade etti.
AKP iktidarı döneminde insanların çalışırken ölmesine adeta izin verildiğini vurguladı.