Bakırköy’deki bir özel hastanede acil anjiyo olan bir hastanın, hastane muhasebecisiyle yaptığı pazarlığın Sözcü TV’de yayınlanması üzerine açılan davanın ilk duruşması gerçekleşti. İddianamede tek şüpheli olarak yer alan muhasebeci H.Y., nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla hakim karşısına çıktı. Mağdur hasta Hayrettin Erden ve avukatı Hilal Karabulut da duruşmada hazır bulundu. Savcılık, soruşturma sürecinde Sağlık Bakanlığı’ndan anjiyoyu yapan doktor hakkında soruşturma izni talep etmiş, ancak ilk duruşmaya kadar izin belgesi ulaşmamıştı.
İddianameye göre, hastane acil sağlık hizmeti kapsamında olmaması gereken bir ücreti hastadan almıştı. Mağdur hastanın zor durumda ve çaresiz bir konumda olduğu, denetim ve kontrol imkanının bulunmadığı bir anda, şüpheli muhasebeci tarafından ücret farkı bahanesiyle mevzuata aykırı bir şekilde 7 bin TL talep edildiği ve tahsil edildiği belirtildi. Normalde ücretsiz olması gereken bir sağlık hizmeti için hasta, hileli yollarla parayı ödemek zorunda bırakılmıştı.
İddianamede, tek sanık olan muhasebeci H.Y. hakkında ceza istenirken, savcının “Dolandırıcılık suçunda menfaatin illa fail tarafından elde edilmesine gerek yoktur, başkasının yararına da gerçekleştirilebilir” ifadesi dikkat çekti. Mağdur hastanın avukatı Hilal Karabulut, bu ifadeye atıfta bulunarak, “Stent pazarlığının bedelinden kimin menfaat sağladığı ispatlanamamışken, dosyanın tek sanığı muhasebeci üzerinden yargılama yürütülüyor” dedi.
Hayrettin Erden’in anjiyo olduğu gün hastane adına yaptığı ödemenin makbuzuyla ilgili herhangi bir soruşturma yapılmadan, 7 bin TL’lik ödeme muhasebeci H.Y. tarafından iade edildi. Avukat Karabulut, yargılamanın bu şekilde eksikli olduğunu belirterek, “Dosyada menfaati elde eden hastanenin adı hiç geçmiyor, paranın akıbeti araştırılmıyor. Hastane kasasına giren bu parayla ilgili, sanıkla bağlantı kurulmadan yargılama yapılıyor. Davanın hiçbir aşamasında menfaati elde eden hastane sahiplerinin ismi yer almıyor” şeklinde konuştu.